TABLO MÜZAYEDESİ 26 NİSAN 2024 saat 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz.
21:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır.
Komisyon Oranı: % 10
ÜRÜNLERE %20 KATMA DEĞER VERGİSİ EKLENECEKTİR!!!
NOT: PEY SİLME, SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI veya ALIMDAN VAZGEÇME söz konusu değildir. ürünler olduğu hali ile satılmaktadır.
"ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 5 İŞ GÜNÜDÜR
İbrahim TAYFUR(1971-)
Mukavva üzeri akrilik boya
Dış ölçü:37X32
İç ölçü:32X27
İBRAHİM TAYFUR(1971-)
1971 Adana’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu.
Sekiz kişisel sergi açtı. Bir çok karma sergi ve etkinliklere katıldı. Yurt içi yurt dışı özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.
Eserlerini günlük yaşamdan yola çıkarak; hız , zaman, yaşam, aşk, sevgi vb gibi evrensel kavramlarla ilişkilendirmektedir. Desen olarak alt yapıda yer alan ve göze çarpan öğeler, yarı soyut bir dil ile öne çıkan çizgi, grafik anlatım ve figür ,tek renkli (monokrom) bir yapıdadır.
İbrahim TAYFUR(1971-)
Karton üzeri akrilik boya
Dış ölçü:50X40
İç ölçü:40X30
İBRAHİM TAYFUR(1971-)
1971 Adana’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu.
Sekiz kişisel sergi açtı. Bir çok karma sergi ve etkinliklere katıldı. Yurt içi yurt dışı özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.
Eserlerini günlük yaşamdan yola çıkarak; hız , zaman, yaşam, aşk, sevgi vb gibi evrensel kavramlarla ilişkilendirmektedir. Desen olarak alt yapıda yer alan ve göze çarpan öğeler, yarı soyut bir dil ile öne çıkan çizgi, grafik anlatım ve figür ,tek renkli (monokrom) bir yapıdadır.
Serdar AKKILIÇ(1981-)
Limited edition fine art print
Edisyon:1/10
60X87
Serdar AKKILIÇ(1981-)
Serdar Akkılıç, 1981 yılında İstanbul’da doğdu. Otodidakt olan Serdar Akkılıç, resim eğitimini özel davet üzerine gittiği Oslo National of the Arts; Norveç’te aldı. Resimlerinde iç dünyasını müdahele olmaksızın tuvale aktaran Serdar Akkılıç, konu olarak insanın dünya üzerinde bazen kendisiyle, bazen de doğayla olan mücadelesini göstermeye çalışmakta. Genel olarak kuzey ülkeleri sanatından etkilenen Serdar Akkılıç, eserlerindeki bu farklılık çağdaşlarından hemen ayrılabilmesini sağlamaktadır. Serdar Akkılıç, tablolarında ve renklerinde, konu olarak insanın Dünya üzerinde bazen kendisiyle, bazen de doğayla olan mücadelesini göstermeye çalışmakta. Hemen her tablosunda kırmızı kurdelaya yer veren Serdar Akkılıç, bu kurdela mizahı ile bizlere, genel olarak tüketimi ve yok edişi anlatıyor. Köklü değişimleri, olayları ve hisleri ifade eden Serdar Akkılıç, başımıza gelebilecek olası halleri, ikinci bir dünyanın varlığını kırmızı kurdelası rehberliğinde bize işaret ediyor. Serdar Akkılıç, erken dönem işlerinde kırmızı kukuleta kullanırken yeni dönem işlerinde ise belirgin kukuletalar yerini uçuşan kimi zaman kırmızı kimi zaman mor gibi farklı renklerdeki havada uçuşan kurdelalara bıraktı. Serdar Akkılıç’ın kronolojik sıralamaya göre eserlerine bakıldığı zaman dahil ettiği figürlerin giderek azaldığı, hatta tamamen yok ettiği fark ediliyor.
Bonlaux imzalı şahane ötesi 2'li lot 1916 tarihli dönemim şavaş cephelerin resmedilği muhteşem eserler muhakkak büyük bir koleksiyondan çıkma ve incelenmesi gereken eserler
Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:72x60
İç ölçü:55x42
Dış ölçü:42x51
İç ölçü:20x28
Rüzgar FİDAN(1964-)
Tuval üzeri yağlı boya
70X90
Rüzgar FİDAN(1964-)
1964 doğumlu olan sanatçı Ankara İncesu lisesinden sonra Gazi üniversitesi resim-iş bölümüne devam etti. 35 yıldır Anadolu el sanatları ( çini-seramik, bakır bezeme (ve rölyef), ahşap süslemeciliği, ahşap oyma, maket ,heykel ve duvar rölyefi) üzerine çalıştı ve eğitim verdi. çizgi roman ve karikatürün dışında, 168 dergi – kitap ve kitap kapağı resimledi. Bunların yanı sıra tüm o sürede karakalem ve yakma resim üzerime çalıştı. Amatörce müzikle uğraşıyor(bağlama çalıyor) 420 şiir’ i ve 51 bestesi var.
Son 16 yıldır yağlı boya, akrilik ve dekoratif resimler üzerine çalışıyor ve dünyada uygulanmakta olan tüm resim ekol – ve uygulanan metotlar üzerine araştırma yapıyor. Tüm bunların ardından kendi boyama tekniğini geliştirdi. Kısaca beş aşamaya düşürdüğü boyama yöntemini kendi kullandığı gibi eğitimini de veriyor. ”Islak zemin tekniği” adını verdiği yöntem kısaca: desen, ara renk, gölge ve gerekli renkler, genel ışık, son ışık şeklinde beş aşamadan oluşuyor. bu yöntem resmin daha hızlı ve kontrollü boyanmasını sağlıyorken, beceri aşamasını kolaylaştırıp hızlandırdığı için düşünsel ve tasarım konusunda cesareti artırıyor. Resim sanatı üzerine yaptığı çeşitli etkinlik ve çalışmalar için kırkın üzerinde ödül ve plaket alan sanatçı, Ankara Balgat’ta bulunan özel bir atölyede 5 yıl, oran orantı, renk bilgisi, kompozisyon bilgisi, boyutlu çalışmalar ve yağlıboya teknikleri üzerine kurs verdikten sonra, bir süredir insan kaynakları üzerine uzman kişilerle birlikte, üniversitelerde kariyer oluştururken sanatın etkisi konusunda seminer veriyor. 44 kişisel sergi açıp ve çok sayıda karma sergiye katılan sanatçı , Resim ve eğitimi ile ilgili çalışmalarına Kadıköy’de kendi atölyesinde devam ediyor.
Özer ÇAĞLAR 'AT ARABASI' serisinden güzel bir örnek eserleri müzayedelere nadiren çıkar
TUVAL ÜZERİ YAĞLI BOYA
120*150 cm
ÖZER ÇAĞLAR
2002 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Resim Bölümü’nden mezun olan sanatçı Çağlar, bir yıl sonra Gaziantep’te resim öğretmenliğine başladı. 2009’da Gaziantep Ticaret Odası Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi’ne atandı.
Öğretmenliği ve resim çalışmalarını sürdüren Özer Çağlar, İstanbul, Ankara, İzmir ve Niğde ilerinde çeşitli karma sergilere ve yarışmalara katıldı.
Türk Eczacılar Birliği’nin ‘’50. Yıl Resim Yarışması’’nda ‘’Mor Variller’’ adlı yağlı boya çalışmasıyla mansiyon ve onurluk ödülüne layık görülen sanatçı Çağlar, Gaziantep spor parkında ‘’sporcular ve spor konulu’’ heykel çalışmaları yaptı.
Kilis Kültür Evi heykellerini çalışan Çağlar, Atatürk’ün Gaziantep’e gelişinin anısına Fevzipaşa Beldesi tren istasyonunda Atatürk Heykel ve Anıtı ile Gaziantep Savaş Müzesi heykel çalışması, Zeugma Müzesi’nde yer alan Mars heykeli biblosunu yaptı (müze çalışanları ile ortak proje), Aksaray Kültür Evi heykel çalışmalarında bulundu.
İsmet XBİLEN(1955-)
Kağıt üzeri sulu boya
Dış ölçü:45X55
İç ölçü:30X40
İsmet XBİLEN(1955-)
İsmet X Bilen 1955 yılında İskenderun’da doğdu. 1963 yılında profesyonel olarak sanatla ilgilenmeye başladı. Kariyeri boyunca 68 kişisel sergi düzenleyen ve 5 karmaya sergiye katılan Bilen’in eserleri hem Türkiye’de hem yurtdışında birçok önemli koleksiyoncu tarafından ilgi görmüştür.
İsmet X Bilen genellikle figüratif tarzda ürettiği eserlerinde insanın kendisi ve doğa ile yaptığı mücadeleyi işlemiştir. Sanatçı resim, heykel, seramik ve rölyef disiplinlerinde üretim yapmıştır. Ayrıca hayranı olduğu Sultanahmet semtine resimlerinde yer veren İsmet X Bilen “Amacının klasik Sultanahmet aurasına sanatsal bir yenilik ve anlam getirmek olduğunu” söylemektedir.
CENGİZ ÇELİKER EVGANİ(1952-)
Tuval üzeri yağlı boya
90X90
CENGİZ ÇELİKER EVGANİ(1952-)
Cengiz Çeliker, 4 Kasım1952 Türkiye, Bursa doğumlu. Halen Muğla Bodrum’da yaşıyor. Resimlerinde Anneannesinin Rus asıllı olması nedeniyle Evgani imzasını kullanıyor. Resme 5,5 yaşlarında başladı. Uzun süre tekstil iş kolunda kendi atölyesinde desinatörlük yaptı. Tümüyle resim çalışmak için tekstil işini bıraktı.
Evgani, bu güne kadar değişik kentlerde kişisel yirmi beş sergi yanında karma sergilere de eserler verdi. Mevlana, Barışa Çağrı, Süngerin İçindeki Aşk; Gavur Ali, Çekmecemdeki Resimler, Cengiz’in Dünyası adlı koleksiyonları ve ayrı ayrı tablolarıyla başta oteller olmak üzere Avrupa’da değişik ülkelerde ve Türkiye’de bir çok eseri bulunmaktadır.
Şerif KİNO(1967-) 'DON KİŞOT'
Tuval üzeri akrilik boya
80X90
ŞERİF KİNO(1967-)
Benim idolüm Don Kişot’tur, Sancho Panza değildir. Günümüz dünyasında zaten herkes Sancho Panza rolünü oynuyor. Bana sorulursa, önemli olan Don Kişotluk yapabilmektir bu çağda.
1967 Mardin, Kızıltepe doğumlu ressam Şerif Kino, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nü bitirir. Sanatçı, üretimini ve yaşantısını Mardin’de sürdürürken yurt dışıyla da bağlantısını koparmaz. Resimlerinde renkler, boşluklar, geniş mekânlar ve insan figürleri dikkat çeker; Don Kişot ise sanatının adeta anahtar kelimesi olur. Birden fazla duyguyu harmanladığı resimlerinde yalnızlık, karmaşa, olağanlık ve olağan dışılık öne çıkarken siluetlerin oluşturduğu kompozisyonlar renklerin içinde dikkati üzerine toplar.
Şerif KİNO(1967-) 'DON KİŞOT'
Tuval üzeri akrilik boya
75X85
ŞERİF KİNO(1967-)
Benim idolüm Don Kişot’tur, Sancho Panza değildir. Günümüz dünyasında zaten herkes Sancho Panza rolünü oynuyor. Bana sorulursa, önemli olan Don Kişotluk yapabilmektir bu çağda.
1967 Mardin, Kızıltepe doğumlu ressam Şerif Kino, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nü bitirir. Sanatçı, üretimini ve yaşantısını Mardin’de sürdürürken yurt dışıyla da bağlantısını koparmaz. Resimlerinde renkler, boşluklar, geniş mekânlar ve insan figürleri dikkat çeker; Don Kişot ise sanatının adeta anahtar kelimesi olur. Birden fazla duyguyu harmanladığı resimlerinde yalnızlık, karmaşa, olağanlık ve olağan dışılık öne çıkarken siluetlerin oluşturduğu kompozisyonlar renklerin içinde dikkati üzerine toplar.
Hüseyin MACAR(1960-)
Tuval üzeri akrilik boya
100X100
1960 yılında Kırşehir’de doğan sanatçı, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Zahit Büyükişleyen Atölyesinden 1983 yılında mezun olmuştur. 1996 yılında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır.
Eserlerinde empresyonist bir anlayış ile Anadolu’nun sulak motiflerini yarı soyut bir tarzda yorumlayarak derin mekan duygularına ve şiirselliğe dikkat çekmektedir.
Hüseyin MACAR(1960-)
Tuval üzeri akrilik boya
100X100
1960 yılında Kırşehir’de doğan sanatçı, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Zahit Büyükişleyen Atölyesinden 1983 yılında mezun olmuştur. 1996 yılında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır.
Eserlerinde empresyonist bir anlayış ile Anadolu’nun sulak motiflerini yarı soyut bir tarzda yorumlayarak derin mekan duygularına ve şiirselliğe dikkat çekmektedir.
Osmanlı dönemi Osmanlıca halil imzalı
Kara kalem kuru boya karışık teknik
Dış ölçü:29X37
İç ölçü:12X20
İlhan KILINÇ(1964-)
Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:48X38
İç ölçü:40X30
İlhan KILINÇ(1964-)
1964 yılında Gaziantep'te doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Gaziantep'te tamamladıktan sonra, 1975 yılında Adana'ya yerleşip babasının isteği üzerine resim dersleri almaya başladı.
1980 yılında Adana Sakıp Sabancı Kültür Merkezinde ilk resim sergisini açtı.
Adana'dan İstanbula'a gelerek resim çalışmalarını çeşitli atölyelerde sürdürdü 1985-1991 yılında Kadıköy Gençlik Kitap Evinde ikinci kişisel sergisini açtı.
2000 yılında Marmaris tatil köyünde 3. resim sergisini açtı.
Geçen yıllar içinde çeşitli koleksiyonlarda ve müzayedelerde sanat çalışmaları yer almıştır halen kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir
İlhan KILINÇ(1964-)
Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:40X49
İç ölçü:30X39
İlhan KILINÇ(1964-)
1964 yılında Gaziantep'te doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Gaziantep'te tamamladıktan sonra, 1975 yılında Adana'ya yerleşip babasının isteği üzerine resim dersleri almaya başladı.
1980 yılında Adana Sakıp Sabancı Kültür Merkezinde ilk resim sergisini açtı.
Adana'dan İstanbula'a gelerek resim çalışmalarını çeşitli atölyelerde sürdürdü 1985-1991 yılında Kadıköy Gençlik Kitap Evinde ikinci kişisel sergisini açtı.
2000 yılında Marmaris tatil köyünde 3. resim sergisini açtı.
Geçen yıllar içinde çeşitli koleksiyonlarda ve müzayedelerde sanat çalışmaları yer almıştır halen kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir
İlhan KILINÇ(1964-)
Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:48X38
İç ölçü:40X30
İlhan KILINÇ(1964-)
1964 yılında Gaziantep'te doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Gaziantep'te tamamladıktan sonra, 1975 yılında Adana'ya yerleşip babasının isteği üzerine resim dersleri almaya başladı.
1980 yılında Adana Sakıp Sabancı Kültür Merkezinde ilk resim sergisini açtı.
Adana'dan İstanbula'a gelerek resim çalışmalarını çeşitli atölyelerde sürdürdü 1985-1991 yılında Kadıköy Gençlik Kitap Evinde ikinci kişisel sergisini açtı.
2000 yılında Marmaris tatil köyünde 3. resim sergisini açtı.
Geçen yıllar içinde çeşitli koleksiyonlarda ve müzayedelerde sanat çalışmaları yer almıştır halen kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir
İranlı sanatçı ŞİVA imzalı hellenistik tablo
Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:93x93
İç ölçü:80x80
Cemal Nadir Güler (1902-1947)
"Meslek Aşkı", İmzalı, 1933 tarihli, kağıt üzerine suluboya,
32 x 22 cm
Cemal Nadir Güler (13 Temmuz 1902 - 7 Şubat 1947), Türk karikatürist. "Amcabey", "Efruz Bey", "Dalkavuk", "Akla Kara", "Yeni Zengin" gibi tiplerin yaratıcısı.
Bulgaristan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak Bursa'da doğdu. İlköğrenimini Bursa'da tamamladıktan sonra ortaokulu Bilecik'te okudu. Girdiği bir sınavdan sonra mühendislik eğitimi görmek üzere Almanya'ya gitme hakkını kazandıysa da bu hakkını kullanmadı. Aynı zamanda hattatlık yapan babasının da etkisi altında ressam olmaya karar verdi.Sanayi-i Nefise Mektebi (İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi) sınavlarını kazandığı halde, okula alınmayınca Nadir (asıl soyadı Güler) de ilk düş kırıklığını yaşamış oldu.[1] Bir kasnakçının ve bir makine tamircisinin yanında çırak olarak çalıştı. Bir süre sonra tabela ressamlığı yapmaya başladı.Buna paralel olarak ilkokullarda resim öğretmeni olarak da çalıştı. İlk kez 1920 yılında Sedat Simavi'nin yayınladığı Diken dergisinde bir karikatürü yayınlandı. 1928 yılında günlük çizmek üzere Akşam gazetesi yöneticilerinden Necmettin Sadak'tan teklif aldı. 1943'e kadar bu gazetede çalıştı. Gündelik çizdiği gazete karikatürlerinin yanı sıra Akbaba, Köroğlu, Yedigün ve Yücel gibi haftalık ve aylık dergilerde de karikatür yayımladı.[1] II. Dünya Savaşı sırasında Cumhuriyet gazetesinde karikatürlerini yayınlattı. 1941 yılında Vedat Günyol'la birlikte çocuklara yönelik Arkadaş isimli bir dergi yayınladı. Çeşitli dergilerde yayınlanan karikatürlerinin yanı sıra, 1942-1944 yılları arasında Amcabey adlı mizah dergisini yayınladı. Aynı zamanda radyo için skeçler ve "Yüzkarası" adlı bir de tiyatro oyunu yazdı ve oyun İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sergilendi. Karikatürlerini Amcabey'e Göre (1932), Karikatür Albümü (1939), Akla Kara (1940), Dalkavuk Karikatür Albümü (1946) ve Amcabey Albümü (1946) adlarıyla albümleştirdi. 7 Şubat 1947 tarihinde 44 yaşındayken hayatını kaybetti. Ölümünden sonra İstanbul Cağaloğlu'da yıllarca çalıştığı Akşam gazetesinin bulunduğu Acımusluk Sokağı'na ve Bursa' da başka bir caddeye Cemal Nadir adı verildi. Naaşı milli ölçüde cenaze merasimiyle Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Mustafa ESİRKUŞ(1921-1986)
Kağıt üzeri yağlı boya
Dış ölçü:58X41
İç ölçü:48X31
İmza kısmı deforme olmuştur haliyle
Mustafa ESİRKUŞ(1921-1986)
Akademi’de Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde öğrenim gören Esirkuş yerel bir duyarlıkla tasarladığı toplumsal içerikli resimleriyle tanınmaktadır. Adı 1950 yılında On’lar grubu ile anılan Esirkuş Akademi’den mezun olduktan sonra resim öğretmenliğine başlamış ve Anadolu’nun pek çok yerinde resim öğretmenliği yapmıştır. Sanatçı öğretmenlik yıllarında resmin yanında heykel çalışmış, alçı ve ahşap eserler meydana getirmiştir. 1963 yılında tayin olduğu Gemlik’te resminde önemli bir yer tutan “balıkçılar” konusuna yönelir. Aynı yıl Türk-Alman Kültür Merkezi’nde kişisel bir sergi açar. 1969’da ise İstanbul Resim ve Heykel Müzesi restorasyon atölyesine atanan sanatçı 1977’ye kadar bu görevini sürdürür. İstanbul sanat yaşamına geri dönenen sanatçı çalışmalarını yoğunlaştırarak kişisel ve grup sergileriyle faaliyetini sürdürmüştür. . Çağdaş Türk Resim Sanatının en önemli isimlerinden biri olan sanatçının yapıtları müze ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır. Sanatçı 1965’te Akademi Sanat Ödülü’nü, 1969’da 30. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde ikincilik ödülünü ve Aynı yıl İstanbul Devlet Operasını8n düzenlediği “Teşvik Ödülleri Yarışması”nda birincilik ödülü, Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği 50. Yıl sergisinde “Atatürk ve Cumhuriyet Ödülü”, 1979’da Akbank’ın açtığı resim yarışmasında birincilik ödülü kazanmıştır.
Mustafa Esirkuş’un sanatında mezuniyeti izleyen yıllarda geometrik-soyut resimler ya da Karadeniz yöresinin folkloruna ilişkin kompozisyonlar ağırlıktadır. Figürlerin geometrik formlara dönüştürüldüğü bu resimlerin sanatçının Bedri Rahmi atölyesindeki eğitiminin bir sonucu olduğu düşünülebilir. Ancak sanatçı bu anlatım biçimine devam etmemiş, resimlerini biçim ve tema yönünden tamamen değiştirerek özgün bir anlatıma kavuşmuştur. Özelikle deniz insanları ve balıkçılar resimlerinde başat konu haline gelmiş, bu insanları ağ örerken, balık avlarken ve günlük yaşamlarına ait kompozisyonlar içinde betimlemiştir.
İbrahim BALABAN (1921-2019)
Litograf baskı116/250
Dış ölçü:55X75
İç ölçü:50X70
İbrahim Balaban (1921, Bursa - 9 Haziran 2019; Güngören, İstanbul), Türk ressam ve yazardır.
1921'de Bursa - Seçköy, Osmangazi'de dünyaya geldi. Doğduğu köyün 3 yıllık okulunda eğitim gördü. 1937 yılının son günlerinde, henüz 16 yaşındayken hint keneviri yetiştirmek suçundan cezaevine girdi. Altı ay hapis ve 16,000 lira da para cezasına çarptırılan Balaban, serbest kaldıktan sonra para cezasını ödeyemeyince para cezası üç yıl mahkûmiyete çevrildi. Yeniden girdiği cezaevinde kendini avutmak için resim çizmeye başladı. Yağlıboya alacak maddi imkanı olmadığı için resimlerini zeytinyağına batırdığı renkli kalemlerle yapıyordu.[1] Cezasının bitmesine kısa bir süre kalmışken dört mahkûmun bıçaklı saldırısı ile yaralandı. Cezaevinden çıktıktan sonra babası Hüseyin Çavuş tarafından evlendirilen Balaban, bir tabanca edinip hasmını öldürünce çıktıktan on ay sonra üçüncü kez cezaevine girdi.[2] 1942 ile 1944 ve 1947 ile 1950 yılları arasını Bursa Cezaevi'nde geçirdi. Cezaevindeyken önce babası Hasan Çavuş'un cinayete kurban gittiği; daha sonra da doğumda karısının öldüğü ve çok kısa bir süre sonra da çocuğunun ölüm haberlerini aldı.
Balaban, Bursa Cezaevi'nde şair Nâzım Hikmet'la tanıştı. Onun desteği ve ilgisi sayesinde resim yeteneği ortaya çıktı ve gelişti. "Şair Baba" dediği Nazım'dan, resmin yanı sıra felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi; Orhan Kemal ile birlikte şairin öğrencileri oldular.[3]
Balaban, 1950'de çıkan af yasası ile Nazım Hikmet ile birlikte serbest kaldı.[2] Hapishane çıkışı kalacak yeri olmadığı için Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın evine taşındı.[1] 1951 yılında Askere alınan Balaban, 1952 yılında askerden dönünce köyüne giderek evlendi; bu evliliğinden iki oğlu ve bir kızı oldu. 1955 doğumlu oğlu Hasan Nazım Balaban da kendisi gibi ressam olmuştur.
İbrahim Balaban, ilk kişisel sergisini 1953'te İstanbul'da Fransız Kültür Merkezi'nde açtı. Sergi, sanat çevrelerinde ve basında ilgi gördü,[3] elli dolayında tablosu satıldı.[2] Sanatçı, uzun süre kendi üslubuyla kırsal resim yaşamını resmetti.
1959 yılında heykeltıraş Vahi İncesu, Mata Kaya Tözge, Kemal İncesu, Avni Memedoğlu ve İhsan İncesu ile birlikte ‘Yeni Dal Grubu’ adı altında bir grup kurdu. Yeni Dal, D grubuna bir tepki olarak kurulmuş olan " Yeniler "grubunun bir devamı niteliğinde idi. Grup üyeleri, 1961 yılında açtıkları sergideki resimleri nedeniyle tutuklandılar, 50 gün sonra beraat ettiler. Grup, 1963 yılında dağıldı. Balaban, grup dağıldıktan sonra da resim yapmaya devam etti.[4]
1979-1980 yıllarında Almanya ve Hollanda’da kişisel sergiler açtı. 1982-1985 arasında çeşitli resim dizileri gerçekleştirdi. Başlıca resim dizileri "Kaldırımlarda Dolaşanlar" ve "Göç", "üretenlerin Suretleri", "Çocukların Sevinci", "Anadolu Kadınları" adlarını taşır. "Geçmişin Masala Duruşu" adlı sergisindeki resimlerde Aşık Garip, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin gibi halk hikâyelerini, Karagöz ile Hacivat'ı, Nasreddin Hoca'yı işledi. Ressam, son olarak desen çalışmalarını 2005'te İstanbul'da sergiledi. Bu desenler Balaban-Yaşamın Çizgileri / Desenler (Remzi Oğuz Yılmaz) adlı kitapta toplandı.
Balaban, 1960'lardan itibaren ressamlığının yanı sıra anı-roman ve denemeler yayımlamıştır. 942-1944 ve 1947-1950 arasında yedi yıl süren Nâzım Hikmet'li günlerini Şair Baba ve Damdakiler (1968) kitabında anlattı. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneye konan "Aslolan Hayattır" adlı tiyatro oyununda ve "Mavi Gözlü Dev : Nâzım Hikmet" adlı sinema filminde (Yönetmen: Biket İlhan) bu kitaptan alıntılar vardır. Ayrıca kitabı yazar Haldun Çubukçu tarafından oyunlaştırılmış ve yönetmen Ayşe Emel Mesci tarafından sahneye konularak 2011 yılında Ankara Devlet Tiyatrosunda sahnelenmiştir.
Sanatçı 9 Haziran 2019'da Güngören, İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede 98 yaşında ölmüştür. Cenazesi İstanbul'da Şişli Camii'nden kaldırılarak memleketi Bursa'ya gönderilerek memleketi Osmangazi ilçesine bağlı Seçköy'de defnedilmiştir.
İbrahim BALABAN (1921-2019)
Litograf baskı38/250
Dış ölçü:75X55
İç ölçü:70X50
İbrahim Balaban (1921, Bursa - 9 Haziran 2019; Güngören, İstanbul), Türk ressam ve yazardır.
1921'de Bursa - Seçköy, Osmangazi'de dünyaya geldi. Doğduğu köyün 3 yıllık okulunda eğitim gördü. 1937 yılının son günlerinde, henüz 16 yaşındayken hint keneviri yetiştirmek suçundan cezaevine girdi. Altı ay hapis ve 16,000 lira da para cezasına çarptırılan Balaban, serbest kaldıktan sonra para cezasını ödeyemeyince para cezası üç yıl mahkûmiyete çevrildi. Yeniden girdiği cezaevinde kendini avutmak için resim çizmeye başladı. Yağlıboya alacak maddi imkanı olmadığı için resimlerini zeytinyağına batırdığı renkli kalemlerle yapıyordu.[1] Cezasının bitmesine kısa bir süre kalmışken dört mahkûmun bıçaklı saldırısı ile yaralandı. Cezaevinden çıktıktan sonra babası Hüseyin Çavuş tarafından evlendirilen Balaban, bir tabanca edinip hasmını öldürünce çıktıktan on ay sonra üçüncü kez cezaevine girdi.[2] 1942 ile 1944 ve 1947 ile 1950 yılları arasını Bursa Cezaevi'nde geçirdi. Cezaevindeyken önce babası Hasan Çavuş'un cinayete kurban gittiği; daha sonra da doğumda karısının öldüğü ve çok kısa bir süre sonra da çocuğunun ölüm haberlerini aldı.
Balaban, Bursa Cezaevi'nde şair Nâzım Hikmet'la tanıştı. Onun desteği ve ilgisi sayesinde resim yeteneği ortaya çıktı ve gelişti. "Şair Baba" dediği Nazım'dan, resmin yanı sıra felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi; Orhan Kemal ile birlikte şairin öğrencileri oldular.[3]
Balaban, 1950'de çıkan af yasası ile Nazım Hikmet ile birlikte serbest kaldı.[2] Hapishane çıkışı kalacak yeri olmadığı için Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın evine taşındı.[1] 1951 yılında Askere alınan Balaban, 1952 yılında askerden dönünce köyüne giderek evlendi; bu evliliğinden iki oğlu ve bir kızı oldu. 1955 doğumlu oğlu Hasan Nazım Balaban da kendisi gibi ressam olmuştur.
İbrahim Balaban, ilk kişisel sergisini 1953'te İstanbul'da Fransız Kültür Merkezi'nde açtı. Sergi, sanat çevrelerinde ve basında ilgi gördü,[3] elli dolayında tablosu satıldı.[2] Sanatçı, uzun süre kendi üslubuyla kırsal resim yaşamını resmetti.
1959 yılında heykeltıraş Vahi İncesu, Mata Kaya Tözge, Kemal İncesu, Avni Memedoğlu ve İhsan İncesu ile birlikte ‘Yeni Dal Grubu’ adı altında bir grup kurdu. Yeni Dal, D grubuna bir tepki olarak kurulmuş olan " Yeniler "grubunun bir devamı niteliğinde idi. Grup üyeleri, 1961 yılında açtıkları sergideki resimleri nedeniyle tutuklandılar, 50 gün sonra beraat ettiler. Grup, 1963 yılında dağıldı. Balaban, grup dağıldıktan sonra da resim yapmaya devam etti.[4]
1979-1980 yıllarında Almanya ve Hollanda’da kişisel sergiler açtı. 1982-1985 arasında çeşitli resim dizileri gerçekleştirdi. Başlıca resim dizileri "Kaldırımlarda Dolaşanlar" ve "Göç", "üretenlerin Suretleri", "Çocukların Sevinci", "Anadolu Kadınları" adlarını taşır. "Geçmişin Masala Duruşu" adlı sergisindeki resimlerde Aşık Garip, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin gibi halk hikâyelerini, Karagöz ile Hacivat'ı, Nasreddin Hoca'yı işledi. Ressam, son olarak desen çalışmalarını 2005'te İstanbul'da sergiledi. Bu desenler Balaban-Yaşamın Çizgileri / Desenler (Remzi Oğuz Yılmaz) adlı kitapta toplandı.
Balaban, 1960'lardan itibaren ressamlığının yanı sıra anı-roman ve denemeler yayımlamıştır. 942-1944 ve 1947-1950 arasında yedi yıl süren Nâzım Hikmet'li günlerini Şair Baba ve Damdakiler (1968) kitabında anlattı. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneye konan "Aslolan Hayattır" adlı tiyatro oyununda ve "Mavi Gözlü Dev : Nâzım Hikmet" adlı sinema filminde (Yönetmen: Biket İlhan) bu kitaptan alıntılar vardır. Ayrıca kitabı yazar Haldun Çubukçu tarafından oyunlaştırılmış ve yönetmen Ayşe Emel Mesci tarafından sahneye konularak 2011 yılında Ankara Devlet Tiyatrosunda sahnelenmiştir.
Sanatçı 9 Haziran 2019'da Güngören, İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede 98 yaşında ölmüştür. Cenazesi İstanbul'da Şişli Camii'nden kaldırılarak memleketi Bursa'ya gönderilerek memleketi Osmangazi ilçesine bağlı Seçköy'de defnedilmiştir.
Eflatun Lale ŞEN(1969-)
Tuval üzeri yağlı boya
90x80
Eflatun Lale ŞEN(1969-)
1969 Çerkez doğumlu sanatçı
Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi G.S.F. Resim ve seramik bölümlerinde tamamladı.
Yüksek Lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi Plastik Sanatlar bölümünde tamamlayan sanatçı, devlet okullarında ve özel okullarda çalıştı.
Sanat hayatına kendi atölyesi olan Eflatun Sanat Atölyesinde devam eden sanatçı, yurt içinde ve yurt dışında sergiler açarak, fuarlara ve sanat organizasyonlarına katılarak çalışmalarına devam etmektedir.
B.R.H.D. üyesidir.
Melikşah YILDIRIM(1976-)
Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:105x55
İç ölçü:100x50
Melikşah YILDIRIM(1976-)
1976 Elazığ’ da doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Elazığ’ da tamamladı. Türkiyede Grafik Tasarım bölümünü bitirdikten sonra, Azerbaycan Bakü’ de Resim ve Heykel Bölümünde öğrenimine devam etti. Eğitimini tamamladıktan sonra Rusya’ da karakalem, Hindistan’ da ağaç oymacılığı ve heykel eğitimi alarak, doğu ülkelerinde kendini geliştirmeye devam etti. Yurt içi ve Yurt dışında birçok sergiye katıldı ve sosyal sorumluluk ve yardım projelerinde yer aldı. Halen Ankara ve Mersin’ de kendi stüdyosunda çalışmalarına devam etmektedir.
Kayhan AYBATLI(1959-)
Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:80x60
İç ölçü:70x50
Kayhan AYBATLI(1959-)
1959 yılında Yerköy´de doğdu. 1977´de Kuleli Askeri Lisesini, 1981 yılında Kara Harp Okulunu bitirdi.İzlenimciliğin geleneksel takipçilerinden olan Aybatlı rahat bir fırçaya, renkçi bir anlayışa sahiptir.
Resimlerinde yağlı boyanın dışında pastel boyayı da ustaca kullanmaktadır. Yurtiçi ve Yurtdışında resmi ve özel birçok koleksiyonda çalışmaları bulunan sanatçı bugüne kadar 21 kişisel sergi açmış birçokta karma sergiye katılmıştır. Oyak´ın düzenlediği resim yarışmalarında iki kez birincilik ödülüne layık görülmüştür. Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar derneği üyesi de olan sanatçı, Kültür Bakanlığının 1995 yılında yayınladığı “Ressamların Fırçasından İstanbul” isimli katalogda ve yine Kültür Bakanlığının 2006 yılında düzenlediği “Türkiye Resimleniyor” ve “İstasyonlar” projelerinde yer almıştır. Çalışmalarını emekli olduktan sonra yerleştiği Ankara´da kendi atölyesinde sürdürmektedir.
Ekrem KUTLU(1974-)
Tuval üzeri yağlı boya
100x60
Ekrem KUTLU(1974-)
1974 Trabzon ilinin Akçaabat ilçesinde doğdu.
1995 K.T.Ü. Fatih Eğt. Fak. Resim-iş öğretmenliğinden mezun oldu.
1999 Akçaabat Belediyesi kültür araştırma kurulu üyeliğine seçildi.
2007 Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü'nün ortaklaşa düzenlemiş olduğu “Garlar Resimleniyor” projesine Samsun-Kavak tren garını resmederek katıldı.
2010 - Üniversitelerin resim bölümlerine 650 öğrenci kazandırdı.
2012 - 2013 -2017-2018 yıllarında, Akçaabat Belediyesi uluslararası resim çalıştayının düzenlenmesinde görev aldı.
2012 - 2013 Tunus Uluslararası Plastik Sanatlar Festivali'ne katıldı.
2015 - Portakal Çiçeği Uluslarası Sanat Kolonisi'ne katıldı.
2015 - 2016-2017-Beylikdüzü Belediyesi 1 .3.ve5.Uluslararası Resim Çalıştayı'nın düzenlenmesinde görev aldı.
2018 - 1. ve 2. Art Trabzon - Ulusal resim çalıştayının düzenlenmesinde görev aldı.
2018 - T.C Batum Başkonsolosluğu, Akçaabat Belediyesi ve Batum Belediyesi'nin öncülüğünde, Batum ve Akçaabat'ta düzenlenen’’ Trabzonlu-Batumlu ressamlar karma resim sergisinin küratörlüğünü üstlendi.
2018 - Paris Trabzonlular Derneği öncülüğünde, Epinay Sur-Seine Belediyesi , T.C Dışişleri Bakanlığı'nın katkılarıyla resim sergilerinin düzenlenmesinde görev aldı.
2019 - 19 farklı ülkeden sanatçıların katılımıyla oluşan Synergy Art Group'un, İstanbul, Paris, Akçaabat, Bursa sergilerinin küratörlüğünü üstlendi.
Paris Unesco resmi konutunda, T.C Paris Büyükelçiliğinde , T.C Paris Başkonsolosluğu'nda , Paris Epinay Sur-Seine Belediyesi'nde , Paris Trabzonlular Derneği'nde, T.C Batum Başkonsolosluğu'nda, Ajara Meclis Başkanlığı'nda, TBMM'de, T.C Yargıtay Başkanlığı'nda, T.C Bakanlık'larda, Vakıfbank ve Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nde, Kayseri Valiliği'nde, Çorum Sanat Müzesi'nde, Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nde, Beylikdüzü Belediyesi'nde, Çorlu Belediyesi'nde, Akçaabat Belediyesi'nde, Akçaabat Kaymakamlığı'nda, pek çok kamu kurumu ve özel koleksiyonlarda resimleri sergilenmektedir.
İmza okunamadı osmanlı türkçesi ithaflı 1328 tarihli
Dış ölçü:44x38 İç ölçü:22x17
Jale YASAN(1911-1994)
Duralit üzeri yağlı boya Dış ölçü:40x46 İç ölçü:31x36
Jale YASAN(1911-1994)
1956 yılında resim yapmaya başladı. İlk hocası Ressam Şeref Akdik'tir. Daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi'nde Zeki Faik İzer Atölyesine devam etti. 1959'da Devlet Resim ve Heykel Sergisi ile Paris Musée d'art moderne'de açılan Club International Feminin Sergisine katıldı. 1959-1967 yılları arasında Güzel Sanatlar Akademisi Resim bölümü öğrencilerini özendirmek amacı ile Yasan Portre Ödülleri verdi. İlk kişisel Sergisini 1961'de Ankara Sanatseverler Kulübünde, ikinci kişisel sergisini aynı yıl İstanbul Şehir Galerisinde açtı. Çalışmalarını aralıksız sürdüren sanatçı, üçüncü kişisel sergisini 1967 yılında Taksim Sanat Galerisinde gerçekleştirirken daha sonraki yıllarda Ankara Vapuru'nun Akdeniz Limanlarına yaptığı yolculuğa 70 resimle katılarak bunları Avrupa'nın birçok liman kentinde sergiledi.
1976'da Uluslararası Birleşmiş Kadın Sanatçılar ve Kültür Derneği (UFACSI) sergisinin Clermont-Fernard ve Vichy bienallerine ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri sergisine, yine aynı yıl bu derneğin Belçika Sergisinde ve 1977'de Türk ve Fransız Sanatçılarının Ankara ve İstanbul sergilerinde de yapıtları ile yer alan sanatçı 1978'de Ressamlar Cemiyet'inin Viyana ve Roma sergilerine katıldı.
1973 yılında Moda Cumalı Sanat Galerisinde açtığı kişisel sergi büyük ilgi çekti. Aynı zamanda tanınmış bir koleksiyoner olan sanatçı bu koleksiyonunu 1974'te Darüşşafaka Sanat Galerisinde 1980'de de Taksim Sanat Galerisinde sergiledi.
1981'de Sakatları Koruma Derneği yararına açtığı serginin gelirini aynı derneğe bağışladı. 1983 yılında Akbank Bebek Sanat galerisinde ve Bodrum Halikarnas Motel'de kişisel sergilerine devam etti. 1994 yılında İstanbul'da öldü.
İmzasız Hoca Ali Rıza ekolü arkasında ithaf mevcut muhakkak incelenmesi gereneken bir eser
Duralit üzeri yağlı boya
Dış ölçü:35x24
İç ölçü:30x19
Hayri ÇİZEL(1891-1950)
Kağıt üzeri sulu boya
Dış ölçü:38x45
İç ölçü:17x23
Hasan Hayrettin Çizel (d. 1891, Dimetoka – ö. 13 Ekim 1950, İstanbul), Türk ressam.
1891 yılında Edirne Sancağı'nın Dimetoka Kazası'nda doğdu ve ilkokulu burada bitirdi. Edirne Lisesi'nde ressam Hasan Rıza'nın öğrencisi oldu. Ondan etkilenerek savaş sahnesi resimleri yaptı. Edirne'de öğrenimini tamamladıktan sonra Sanayi-i Nefise Mektebi'nde (bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Ömer Adil, Valery ve Alman Sanatçı Hern Warnia'nın yanında eğitim gördü. Sanayi-i Nefise Mektebi'ni 1914'te birincilikle bitirdi. Kısa bir yedek subay eğitiminden sonra Çanakkale Savaşı’na gönderildi. Askerlik görevinden sonra devlet tarafından Münih'e gönderilen Çizel, bir süre ressam Hans Hofmann'ın atölyesinde çalıştı.Yurda döndükten sonra Erenköy ve İstanbul kız liseleri, Kuleli ve Halıcıoğlu askeri liseleri ile Davutpaşa orta okulunda resim öğretmenliği yaptı. Son yıllarında çalıştığı İstanbul Erkek Lisesi'ndeki görevi sırasında 13 Ekim 1950'de yaşama veda etti.
Berç TOROSER(1937-2012)
Kağıt üzeri sulu boya
Dış ölçü:50X40
İç ölçü:40X30
Berç TOROSER(1937-2012)
1937'de İstanbul'da doğan Berç Toroser; kaligrafi ve grafik alanında ülkemizin en eski ve en önemli temsilcisiydi. Aynı zamanda serbest kaligrafide dünyanın önde gelen isimlerinden biridir.
Hattat ve gravür ustası Yervant Toroser'in oğlu Toroser, sanat yaşamı boyunca 61 kişisel sergi açtı. İlahiyat Fakültesi, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Celal Bayar Vakfı, Esayan ve Dadyan okulları gibi resmi ve özel kurumların amblem ve logolarını tasarladı. Ayrıca Alain Delon, Sophia Loren, Jan Cloude Van Damme, George Melili, Doğan Hızlan, İbrahim Tatlıses gibi pek çok kişinin amblem ve logolarında da Toroser'in imzasını taşıyor.
Topkapı Sarayı'nda Hattat Hamit portresi ve Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nda Barbaros Hayrettin Paşa portresinin yanı sıra; Viyana Mıhitrayan Müzesi'nde, Venedik'te ve Kazlıçeşme Hastane Müzesi'nde de portreleri yer alıyor.