• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

TABLO MÜZAYEDESİ

TABLO MÜZAYEDESİ 24 MART 2024 saat 16:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 
16:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır.

Komisyon Oranı: % 10

ÜRÜNLERE %20 KATMA DEĞER VERGİSİ EKLENECEKTİR!!!

NOT: PEY SİLME, SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI veya ALIMDAN VAZGEÇME söz konusu değildir. ürünler olduğu hali ile satılmaktadır.

"ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 5 İŞ GÜNÜDÜR

Lot: 1 » Tablo

Teymur AĞALIOĞLU(1953-)

TUVAL ÜZERİ YAĞLI BOYA
DIŞ ÖLÇÜ:36X47
İÇ ÖLÇÜ:26X37

TEYMUR AĞALIOĞLU(1953-)

Teymur Ağalıoğlu 1953'de Gürcistan'da doğdu.

1976'da Bakü Ezim-Ezimzade Devlet Ressamlık Okulu ve 1981'de Tiflis Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden mezun oldu.

Yirmiden fazla karma sergiye katılan sanatçının; T.C. Kültür Bakanlığı, Denizli Belediyesi, Alanya Müzesi, Malezya, Fransa, İngiltere, ABD, Avustralya, İsviçre, Hollanda ve Almanya'da özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 8 » Tablo

Teymur AĞALIOĞLU(1953-)

TUVAL ÜZERİ YAĞLI BOYA
DIŞ ÖLÇÜ:100*100
İÇ ÖLÇÜ:80*80

TEYMUR AĞALIOĞLU(1953-)

Teymur Ağalıoğlu 1953'de Gürcistan'da doğdu.

1976'da Bakü Ezim-Ezimzade Devlet Ressamlık Okulu ve 1981'de Tiflis Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden mezun oldu.

Yirmiden fazla karma sergiye katılan sanatçının; T.C. Kültür Bakanlığı, Denizli Belediyesi, Alanya Müzesi, Malezya, Fransa, İngiltere, ABD, Avustralya, İsviçre, Hollanda ve Almanya'da özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.

Detaylar
Lot: 9 » Tablo

Devrim ERBİL(1937-)

Paspartolu litograf baskı
Dış ölçü:35X48
İç ölçü:20X33

1937, Uşak doğumludur. İlköğrenimini kendi deyişi ile "Çitlembik" ağaçlarının gölgeli yollarına bağlı Balıkesir Gazi ilkokulunda, liseyi ise Balıkesir Lisesinde tamamladıktan sonra şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümüne yetenek sınavını kazanarak 1955 yılında girdi. Halil Dikmen ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun öğrencisi olarak 1959’da mezun oldu. İlk sergisini daha lise öğrencisi iken Türk Amerikan Derneğinde açtı.

Arkadaşlarıyla aynı yıl Soyutçu 7’ler grubunu kurdu.

1962 yılında Akademi’ye asistan olarak girdi. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemal Tollu ve Cevat Dereli atölyelerinde görev aldı.

Altan Gürman, Adnan ÇokerSarkis ve Tülay Tura ile Mavi Grup’u1963 yılında kurduktan sonra İspanya Hükûmeti'nin sanat bursu sınavlarını kazanarak gittiği Madrid ve Barcelona’da başladığı sanat araştırmalarına Paris ve Londra’da devam etti.

1970 yılında Doçent oldu.

Türkiye Çağdaş Ressamlar ve Görsel Sanatçılar Derneği Başkanlığı, 1979-1982 yılları arasında İstanbul Resim Heykel Müzesi Müdürlüğü görevlerinde bulunan Devrim Erbil, 1981 yılında profesör oldu. 1985’te başladığı Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Başkanlığını üç yıl sürdürdü. 1988 ile 1990 yılları arası Yıldız Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde bölüm başkanlığı, yapan sanatçı, 1990 yılında bu kez Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi dekan yardımcılığı görevine getirildi. 1991 yılında devlet sanatçısı unvanını aldı. 2004 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden emekli oldu.

2004'te Balıkesir Belediyesince Devrim Erbil Çağdaş Sanat Müzesi adıyla kişisel müzesi açıldı.

Güzel Sanatlar Akademisinin Grafik bölümünde serigrafi ve gravür atölyelerinin kuruluşu sağlandıktan sonra ve bu atölyelerden yetişen sanatçılar arasında dikkat çeken Alaettin Aksoy, Aydın Ayan, Hüseyin Bilgin, Gören Bulut, Gül Derman, Güngör İblikçi, Gündüz Gönlönü, Mehmet GülerAli Teoman GermenerSüleyman Saim Tekcan, Zahit Büyükişleyen, Erol Deneç, Nail Peyza, Ergin İnanUtku Varlık, Mustafa Plevneli, Hasan Pekmezci, Hayati Misman, Fevzi Karakoç, Hüsamettin Koçan, Atilla Atar, Ali İsmail Türemen, Kadri Özayten'in, kişiliği olan Türk özgün baskı sanatının oluşmasında çaba sarf ettikleri görülmüştür[3]

Sanatçı, resim dalında 2019 yılı Cumhur Başkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görüldü[4] Doğuş Üniversitesinde Sanat ve Tasarım Fakültesi dekanı olarak göreve başladı ve hâlen öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir. Ayrıca İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir

Detaylar
Lot: 10 » Tablo

Abidin DİNO(1913-1993)

Kağıt üzeri çini mürekkebi
Dış ölçü:40X40
İç ölçü:21X21

1930’lu yılların başında Nazım Hikmet’in şiir ve oyun kitaplarına kapak desenleri çizerek sanata başlayan Dino, 1933 yılında “D Grubu”nun kurucuları arasında yer aldı.

 

Dino, 1934 yılında sinema öğrenimi görmek üzere Rusya’ya gitti ve üç yıl kaldı. Bu süre boyunca Leningrad’da Eisenstein ve Yutkeviç’in yanında makyajdan dekora, rejiden senaryoya tüm yönleriyle sinema eğitimi aldı. Yutkeviç’in yönettiği  “Madenciler” filminde çalıştı. 1937’de II. Dünya Savaşı nedeniyle Sovyetler Birliği tüm yabancı öğrencileri geri gönderince Leningrad’dan ayrılmak zorunda kalan Dino, Sovyetler Birliğinden sonra Londra ve Paris’e gitti. Paris’te ressam ve dekoratör olarak film çalışmalarında bulundu. Gertrude Stein, Tristan Tzara, Sergei Eisentein, Andre Malraux ve Pablo Picasso gibi dönemin önde gelen sanatçılarıyla dostluklar kurdu. 1939’da Türkiye’ye dönen Abidin Dino, 1941de Yeniler Grubu’nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. Çeşitli dergilerde çizgi ve yazılarıyla halktan yana, gerçekçi bir sanat görüşünü savunan Dino, çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini özgün bir üslupla işledi. Başlangıçta Picasso’nun etkisinde kalan sanatçı, daha sonraları yapıtlarında özgün ve yerel bir senteze ulaşmıştır. Yeniler Gurubu’nun Liman çevresindeki balıkçıları konu alan ilk sergisini açtığı 1941 yılında Abidin Dino, siyasi nedenlerle önce Mecitözü-Çorum’a, sonra Adana’ya sürgüne gönderildi. Adana’da Türk Sözü gazetesini yönetti. “Kel” adlı bir oyun yazdı, ancak oyun hemen toplatıldı. Çukurova’nın pamuk işçilerini konu alan resimler yaptı ve heykel ile ilgilenmeye başladı. 1952’de yurt dışına çıkış yasağı kalkınca kesin olarak Paris’e yerleşti. Fransa, Cezayir, Amerika gibi değişik ülkelerde sergiler açtı. Fransa Plastik Sanatlar Birliği onur başkanlığı ve New York Dünya Sanat Sergisi danışmanlığı gibi görevlerde bulundu. Türkiye'deki ilk kişisel sergisini 1969’da açarak Paris çalışmalarının bir bölümünü sergiledi. 1979 yılında Fransız Plastik Sanatlar Birliği’nin Onursal Başkanlığı’na seçildi, 1989’da Fransız Kültür Bakanlığı’nın Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı ile ödüllendirildi. Zaman zaman Türkiye’de kişisel sergiler açan Abidin Dino’nun sergileri arasında “Eller, Parmaklar, Acılar, Acayipler, Tedirginler, Domatesler” başlıklı sergisi (1984, İstanbul) ve “Bu Dünya Sergisi” (1987, İstanbul) vardır. El motiflerinden oluşan heykeli 1993”te Maçka'ya yerleştirilen sanatçı aynı yıl, “Biçimden Öte” ve “Acıyı Çizmek” adlı kitaplarını yayımladı.

 

 

Bu resimlere bakarken doğayı düşlemeyin.

Bu resimlere baktıktan sonra doğayı düşleyin.

Yalnız gözleriyle değil elleriyle gören ressamlar da vardır.

Abidin, onlardandır.

Bu nedenle olsa gerek sayısız el resmi çizmiştir. Ellerden hiç kurtulamamıştır.

Gören organın (elin) kendi kendini yaratması görünür kılması-

Abidin'in Anadolu dervişlerine olan tutkusunun, bunda bir payı olmalı.

Bu kez, bu resimlerde gören el göründüğü değil düşlediğini çiziyor.

Ama düş de görülür değil mi?

 

Coşkuyla yapılan resimler vardır.

Dalınçla yapılan resimler vardır.

Düşünceyle yapılan resimler vardır.

Düşleyerek yapılan resimler vardır.

Ressamın gözünü açıp yaptığı resimler vardır.

Ressamın gözünü kapayıp yaptığı resimler vardır.

Abidin'in resimleri tüm bunları kapsamak ister gibidir.

 

Ferit Edgü, Eylül 1989 Berlin

Abidin Dino, MD Galeri

 

 

"Gözün Belleği" yazısından:

... Abidin'in resimleri, daha az uçucu bir doğrudan, zaman ve mekân içinde ötelerden gelen ödünsüz ihtişamlarını seriyorlar ortaya. Çizmekten ve çoğaltmaktan hoşlandığı labirentlere bakılırsa, hiç kuşku yok ki bunlar çözümleri elimizde olmayan şifrelerle, anlamlarla yüklüdürler. Büyük bir istifin ortasına kondurulmuş yaralı, apaçık, geniş bir yarıktan. Eğer soyuttan salt düşünsel bir davranış anlaşılıyorsa, soyut kalmaları istenmiş nişan tahtalarından. Mavi bir gökyüzü dörtgeni üstüne açılan pencere ve mazgal deliklerinden. Özgürlük çağrısına yönelik açılan kıvrımlı, muhteşem kapılardan. Kimi surların tepesinde dalgalanan o küçük kızıl bayraktan. Renkler de bir şifreye ait olabilirler, perde perde kahverengi, ağır başlı, kesin sınırlı düzeylerden. Ama asıl bir ustalıkla bir boz-sarı, ya da turuncuyu patlatmasını biliyor bu komşuluk. Ve nasıl da insanlıktan yoksun bir dünyayı, mor ve pembeler sevecenlikle ılımlıyor. Fakat akla yakın olanla yetinmeli mi? Bu harika yapıların arkasında, coşkun bir sıcaklık, bir cana yakınlık sezinleniyor. Bu sadece bir varsayım. Yalanlasın bizi sanatçı bunu göze alıyorsa. (Jean-Marie Dunoyer, Le Monde, 4 Haziran 1977.)

Detaylar
Lot: 11 » Tablo

Arif DİNO(1893-1957)

Kağıt üzeri kara kalem
Dış ölçü:28X28
İç ölçü:16X16

Sanatçı bir ailenin fertlerinden biridir. Abidin Dino'nun abisidir. Ailesinde çok sayıda yazar, ressam, karikatürist ve gazeteci vardı. Öğrenimini yurt dışında yaptı. Birçok meslekte çalışmıştır.

Çoğunlukla şiirleriyle ve desenleriyle bilinen Dino, yaşamı boyunca sergi açmamıştır. Kahve telvesini resim yüzeyine kibrit çöpüyle uygulayan ve yoğun renk kullanımından kaçınan Dino "Mağara Ressamı" olarak adlandırılmıştır.[2]

1929'da İstanbul'a döndü. 1942'de Alman faşizmine karşı çıktıkları için kardeşi Abidin Dino ile birlikte sürgüne gönderildi. 1951'de döndüğü İstanbul'da 6 yıl sonra öldü.

Fransızca yazdığı şiirlerini Abidin Dino, Rasih Nuri İleri ve Hür Yumer Türkçeye çevirdi. Tüm şiirleri, desenleri ve ardından yazılanlar Adam Yayınları tarafından bir kitapta bir araya getirilerek neşredildi.

Detaylar
Lot: 12 » Tablo

Selim GÜVENTÜRK(1951-)

Tuval üzeri akrilik boya
Dış ölçü:46X57
İç ölçü:40X50

1951 yılında Ankara’da doğdu. Güventürk, 1977 yılında ağaç maketleri ve heykelleri üzerinde çalışırken, sonradan özgün bir yağlı boya tekniğine dönüşecek olan çalışmaların ilk adımlarını keşfetti. Maket ve heykelleri elleri ile boyarken keşfettiği bu tekniği yıllar içinde geliştirerek özgün bir hale dönüştürdü. 40 yıldan bu yana yağlı boya resim çalışmalarını uyguladığı bu teknik içinde sürdürmektedir. Fırça ve spatul kullanılmayı gerektirmeyen bu özgün teknik, sanatçının sürekli yeni buluşlarına ve uygulamalarına olanak tanıması nedeniyle de her yıl daha gelişmiş yapıtların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bugüne kadar üretmiş olduğu 3.000 civarında eser, sanatseverlerin beğenilerini kazanmış ve gerçek sahiplerini bulmuştur. Kişisel sergiler dışında birçok karma sergiye de katılan sanatçı, halen çalışmalarına Ankara’daki kendi atölyesinde devam etmektedir.

Detaylar
Lot: 13 » Tablo

Erkin KESKİN(1969-)

Tuval üzeri yağlı boya ve promarker
120X100

1969      Artvin, Şavşat doğumludur.

1992      Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim – İş Eğitimi Bölümü (lisans)

1996      Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Grafik Anasanat Dalı (yüksek lisans)

Halen Uludağ Ünv. Eğt. Fakültesi Resim İş Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğretim elemanı olarak görevini sürdürmektedir. Birçok çalışması, ulusal ve uluslararası müzelerde yer almaktadır.

Detaylar
Lot: 14 » Tablo

Hakan ADA(1982-)

Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:68X68
İç ölçü:60X60

1982 yılında Silifke’de doğdu. 2008 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden 3.’lük ödülü alarak mezun oldu. 2011 yılında Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. Bugüne kadar Ankara, İstanbul ve Mersin’de kişisel sergiler açmış olan sanatçının, Mersin Üniversitesi’nden almış olduğu iki adet 3.lük ödülü bulunmaktadır. Sanatçı, çalışmalarını Mersin’deki atölyesinde sürdürmektedir.

Detaylar
Lot: 15 » Tablo

Şerif KİNO(1967-) 'DON KİŞOT'

Tuval üzeri akrilik boya
40X30

ŞERİF KİNO(1967-)

 

Benim idolüm Don Kişot’tur, Sancho Panza değildir. Günümüz dünyasında zaten herkes Sancho Panza rolünü oynuyor. Bana sorulursa, önemli olan Don Kişotluk yapabilmektir bu çağda.

 

1967 Mardin, Kızıltepe doğumlu ressam Şerif Kino, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nü bitirir. Sanatçı, üretimini ve yaşantısını Mardin’de sürdürürken yurt dışıyla da bağlantısını koparmaz. Resimlerinde renkler, boşluklar, geniş mekânlar ve insan figürleri dikkat çeker; Don Kişot ise sanatının adeta anahtar kelimesi olur. Birden fazla duyguyu harmanladığı resimlerinde yalnızlık, karmaşa, olağanlık ve olağan dışılık öne çıkarken siluetlerin oluşturduğu kompozisyonlar renklerin içinde dikkati üzerine toplar. 

Detaylar
Lot: 25 » Tablo

Vedat HAZNECİ(1949-)

Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:38x38
İç ölçü:30X30

1949 Merzifon'da doğdu.
1971 Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünü bitirdi.

28 yıl resim öğretmenliği yaptı. İlki 1981 yılında olmak üzere 17 kişisel sergi açan Vedat Hazneci bir çok karma sergiye de katılmıştır.

Sanatçı halen Merzifon'daki atelyesinde çalışmaların sürdürmektedir.

Detaylar
Lot: 27 » Tablo

Funda İyce TUNCEL(1968-)

Tuval üzeri akrilik boya
100X80

1968 yılında Ankara`da doğdu. Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Resim İş Bölümü`nde öğrenim gördü. 1992-1995 yılları arasında Atatürk Kültür Merkezi`nde sanat danışmanlığı yaptı.

Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği (UPSD), Akdeniz Kadın Sanatçılar Birliği (Pan-Mediterranean Women Artists Network (FAM) ile Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği (BRHD) üyesi olan sanatçı; 1998-2002 yılları arasında BRHD`nin Genel Sekreterlik görevini yürüttü. Çağdaş Sanatlar Vakfının (ÇAĞSAV) kurucu üyesi oldu.

Dünya Sanat Vakfı’nın (World Art Foundation) Orange County California’da düzenlediği World Art Expo 09 Sanat Fuarında, 3’üncülük Ödülü aldı.

Bugüne kadar 28 kişisel sergi gerçekleştirdi. 2008 yılında sanatını ve eserlerini konu alan bir kitap, sanat eleştirmeni Ümit Gezgin ve ressam/yazar Ekrem Kahraman tarafından kaleme alındı ve Bilim Sanat Galerisi tarafından yayınlandı.

Eserleri, kişisel ve kurumsal koleksiyonlarda bulunmakta, yurt içinde ve dışında çeşitli bienal ve fuarlarda sergilenmektedir

Detaylar
Lot: 28 » Tablo

Mehmet GÜRELİ(1949-)

Tuval üzeri yağlı boya
Dış ölçü:45X45
İç ölçü:40X40

Mehmet Güreli, (d. 1949, İstanbul), Türk yazar, müzisyen, ressam ve film yönetmeni.[1]

Ressam Talat Güreli'nin kardeşi, yazar Salâh Birsel'in yeğenidir.

Orta okulu önce İstanbul Erkek Lisesi (İEL), sonra Avusturya Lisesi'nde, liseyi Yeni Kolej ve Ferhan Koleji'nde okuduktan sonra 2 yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne devam etti. 1973 yılında "Mephisto" müstearıyla ilk albümünü çıkardı 1976 yılında Hürriyet gazetesinde çalışmaya başladı.

Sanatın pek çok dalında ürünler veren Güreli 80'li yıllarda sanatın "dekatloncusu" olarak tanınıyordu.[2] 1985 yılında ilk hikâye kitabı Sıcak Bir Göz'ü çıkardı. Leylâ Erbil'in Vapur adlı öyküsünden esinlenerek yaptığı 1986 tarihli 18 dakikalık kısa filmi "Vapurlar"ı,[3] 2003 tarihli "Necdet Mahfi Ayral" ve 2006 tarihli "İstanbul'a Yolculuk - Dünya Yazarlarının Gözüyle" adlı belgeseller izledi.

Ayrıca Gönül Yarası ve İkinci Bahar adlı yapımlarda, TRT 1'de yayımlanan Beni Böyle Sev dizisinde rol aldı.[4]

2021'de Jehan BarburMelis KaradumanHande MehanAyça Özefe ve Cem Adrian gibi isimlerin yer aldığı Mehmet Güreli ile Buluşmalar albümünü yayınladı.[5]

Güreli İstanbul'da, Cihangir'de yaşıyor.

Detaylar
Lot: 29 » Tablo

Vedat ÖRS(1961-)

Karton üzeri nü kadın çalışması
Dış ölçü:46X56
İç ölçü:39X29

Uşak'ta doğdu, 1984 yılında Ankara Üniversitesi`nden mezun oldu. 2003-2006 yılları arasında Paris´te kendi atölyesinde çalıştı. Newyork Syr, Paris ve Prag sergileri dahil bugüne kadar otuza yakın sergi açtı. Moldovya ve Pensilvanya'da uluslararası workshoplara katıldı. Artemis Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği'nin başkanlığını yürütmekte  olan sanatçı, İstanbul´da çalışmalarına devam etmektedir.Sanat hayatının 25.yılını geride bırakan Vedat Örs, kendi kuşağı içinde sanatsal tavrı, vizyonu, deneysel yaklaşımı ile tanınan bir sanatçı. 

Detaylar
Lot: 30 » Tablo

Burhan DOĞANÇAY(1929-2013)

Dış ölçü:53X60
İç ölçü:22X28

Burhan Cahit Doğançay, 11 Eylül 1929’da doğmuş ve 16 Ocak 2013’te ölmüş ünlü ressam ve fotoğrafçıdır. Doğançay kendini ilk olarak, 50 yıl boyunca dünyanın farklı şehirlerinden gördüğü duvarları sanat eserlerine geçirmesiyle tanıtmıştır. Sonrasında ise adı çokça duyulan Mavi Senfoni gibi eserler açığa çıkarmıştır.

Burhan Doğançay, İstanbul’da doğmuştur. Babasının da ressam olmasının etkisiyle sanata olan yönelimi daha çocukluktan başlamaktadır. Babası Adil Doğançay ona resim ve sanat sevgisini aşılamıştır. Onun çocukluk dönemindeki bir diğer ressam olan Arif Kaptan da sanat sevgisinde oldukça etkili olmuştur. Eğitim hayatına bir sanatçıdan ziyade bir hukukçu gibi başlayan ressamımız, oldukça köklü bir hukuk okulu olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okumuştur. Buradan mezun olduktan sonra ise sanata yönelmenin onun için en doğru karar olduğunu düşünüp Fransa’da bulunan Académie de la Grande Chaumière sanat kurslarına katılmıştır. Sanat kursu aldığı esnada aynı zamanda Paris Üniversitesi’nde iktisat alanında doktora yapmıştır. Ressamımızı bu kadar ünlü yapan ve adını bizlere duyuran asıl tutkusu bu dönemde açığa çıkmaya başlamıştır. Resim tutkusu gördüğü duvar ile değişmiştir. Bu duvarda bulunan renkler ve eski duruş aslında toplumları, yani insanları göstermektedir. Doğançay’ın bundan aldığı ilhamla yıllarca sürecek bir sanat serüveni başlar. Aldığı ekonomik ve hukuki eğitimi bir kenara bırakarak hayatını sanata adamıştır.

Fransa’daki eğitim hayatı sona erdiğinde ressamımız Ankara’ya geri dönmüştür. Burada Sanat Sevenler Kulübü’ne katılmış ve ressam babasıyla beraber sergiler açmıştır. Bundan sonra sanat eserleri bırakmaya devam etmiştir. Öyle ki, 1961’de oldukça özel resimlerin seçildiği 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne beş resmini göndermiştir. Bu resimlerin tamamı da kabul edilmiştir.

Burhan Doğançay, 1962’de New York’a gitmiştir. 1963’te yurtdışındaki ilk sergisini Paris ziyaretinde açmıştır. Aynı yıl New York’ta Washington Square Galleries’de birçok tanınmış sanatçının yanında Türkiye’yi temsil etmiştir. 1964 yılında New York’ta bulunan önemli bir müze olan Guggenheim Müzesi müdürü Thomas Messer, sanatçının bir eserini çok beğenmiş ve hayranlığından dolayı bu eserin müzede sergilenmesini sağlamıştır.

Bu dönemden sonra Journal American dergisinde kapak fotoğrafı olacak sulu boya resimleri yapmıştır. Sanatçı sulu boya ile New York’u resmetmiştir. İlerleyen dönemde olan olaylara tepki niteliğinde resimler de yapan sanatçı, metrolarda grafiti yapan sanatçıların saldırı altında olduğu bir dönemde onları desteklemiş ve New York Metro Duvarları konulu eserler çizmiştir.

Yurtdışındaki tanınırlığı ve yaptığı sanata olan sevgisi bu dönemlerde yani 1969 yılında iyice artmıştır ve Demirhindi Litografi Atölyesi’nde tam burslu olarak çalışmaya başlamıştır. 10 yıl gibi uzun süreli bir çalışmayla ressamımız, 16 taş baskılık büyük bir eser yığını bırakmıştır.

1970’li yıllarda sanatçımızın fotoğrafçılığa olan ilgisi artmaya başlamıştır. Yine bu yıllarda New York duvarlarına yönelmiş ve “ Duvarlar “ isimli fotoğraf serisine başlamıştır. Sanatçı için duvarlar oldukça önemlidir. Öyle ki, onu sanata başlatan ve bağlayan, ona ilham veren ve sanatçının yaşamı bulduğu duvarlardır. 1975’te bu düşüncesini taçlandırmış ve devasa bir projeye girişmiştir. Dünya Duvarları ismini verdiği projesiyle 114 ülkeden fotoğraflar toplamıştır. 1982’de Paris’te Fısıldayan Duvarlar ismiyle sergilediği fotoğraflar oldukça beğenilmiştir.

1972 yılında New York’ta bir oteldeki baloda ileride eşi olacak olan kadınla, Angela Haussmann ile tanışmıştır. Bundan 6 yıl sonra da evlenmişlerdir. 1976 ve 1977 yıllarında İsviçre’de sanatını icra eden ressamımız, 1977 yılında İstanbul’da bir sergi açmıştır.

Bu dönemdeki 20 yıl için sanatçı birçok eser hazırlamış ve birçok ödül almaya hak kazanmıştır. Özellikle onarımdaki Brooklyn Köprüsü’nün fotoğrafları oldukça beğenilmiştir ve JFK Uluslararası Havaalanı’nda sergilenmiştir. Sergisi bittikten sonra ise “ Walls of the World ” ismiyle kitaplaştırılmıştır.

Duvarlar projesi için hız kesmeden çalışmalarına devam eden sanatçı; Togo, Güney Afrika, Zimbabve ve Rusya gibi ülkeleri ziyaret etmiştir. Johannesburg şehir merkezinde sanatçı duvar fotoğrafı çekmeye çalışırken bıçaklı saldırıya uğramış ve bu saldırıyı ufak sıyrıklarda atlatmayı başarmıştır. Bu saldırı esnasında kamerası çalınan sanatçımız, sonradan hırsızın yakalanmasıyla saldırıyı en az hasarla atlatmıştır. Saldırının olduğu yıl, Türkiye’de duvarlar serisi için ipek baskılar üretmiştir.

 

Detaylar
Lot: 32 » Tablo

Neriman OYMAN(1965-)

Tuval üzeri yağlı boya
35X50

eriman Oyman (d. 1965, İstanbul), Türk bir ressamdır.

1990-1992 yılları arasında Avni Memedoğlu Atölyesi'nde çalışmalarını sürdürmüş Türk ressam. 1992 yılından bu yana Asmalımescit'teki atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Kişisel sergileri ile yurtdışına 400'den fazla resim taşıdı, 30'dan fazla kişisel sergi düzenledi. Resmi yaşam biçimi olarak tanımlayan ressam, dışavurumcu tarzda, fantastik nitelikli resimler yapar. Düşüncelerinin resmini yaptığını ifade etmektedir.

Detaylar
Lot: 34 » Tablo

Mengü ERTEL(1931-2000)

Kağıt üzeri kara kalem
Dış ölçü:30X34
İç ölçü:22X18

Mengü Ertel, (d. 16 Mart 1931, İstanbul – ö. 15 Mart 2000), grafik sanatçısı.

1931 yılında İstanbul'un Üsküdar semtinde doğdu. Babası Üsküdar Evkaf Dairesi kıdemli memurlarından Muhsin Bey idi.[1] 12 yaşında babasını yitirdi.

Küçük yaşta tiyatroya ve sinemaya merak sardı.[2] Filmlerde figüranlık ve dublaj yaptı.

Resim öğretmeninin yönlendirmesi ile İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Sanatları Bölümü'ne girdi. Öğrencilik yıllarından itibaren sanat ve edebiyat çevresi ile tanıştı. Muhsin Ertuğrul'un kurduğu Küçük Sahne'de Almanya’dan gelen dekoratör Kurt Halleper’in yanında çalışarak tiyatro dekoru deneyimi kazandı. Renkli ilk Türk filmi olan Halıcı Kız'da dekoratör yardımcılığı yaptı.[3] Aynı dönemde Adalet Cimcoz’un kurduğu Maya Sanat Galerisi’nde arkadaşı Kuzgun Acar'la birlikte çalıştı.

1953 yılında Karaköy'de Grafik Sanatlar Atölyesi’ni kurdu.[4] Atölye, 1982 yılında da bir şirkete dönüşerek faaliyetlerini sürdürdü. Büyük firmalar, markalar, kamu kurumları, festivaller için özgün amblem ve logolar tasarladı. 1. İstanbul Festivali'nin afişi, tasarladığı işlerdendir.

Muhsin Ertuğrul'un ondan Kenterlerin sahnelediği Salıncakta İki Kişi adlı oyun için afiş yapmasını istemesi üzerine 1960'lı yıllarda tiyatro afişi çalışmalarına başladı. Dönemim tüm özel tiyatroları için afiş tasarladı. 1967'de Keşanlı Ali Destanı için yaptığı çalışma başyapıtlarından birisi oldu.[5] Ertel, Meslek hayatında tiyatro için 150'den fazla afiş tasarladı.[6]

1966’dan başlayarak çeşitli uluslararası afiş sergilerine ve bienallere katıldı.[7] Aslan Asker Şvayk ve Godot'yu Beklerken afişleri 1966 Varşova Afiş Bienali kataloğunda yer aldı. Keşanlı Ali Destanı ve Kafkas Tebeşir Dairesi afişleri ,se 1968'de Wilanów Poster Müzesi'nin düzenlediği Uluslararası Poster Bienali’ne kabul edildi ve müzenin arşivine girdi.

Sanatçı, ilk kişisel sergisini 1969 yılında İstanbul’daki Alman Kültür Merkezi'nde açtı.[7] Jeanne d’Arc’ın Çilesi adlı afişi 1974'te Cannes 2. Uluslararası Sinema Afişleri Sergisi’nde özel ödüle aday gösterildi ancak afişin basılmamış olması nedeniyle ödülü alamadı. Ertesi yıl aynı afişi özel olarak bastırıp Uluslararası Paris Film Afişleri Sergisi’ne gönderdi ve Büyük Ödülü İngiliz sanatçı Oscar Zárate’yle paylaştı.[8]

Sinema sanatı ile yakından ilgilendi, sinemayı "beslenme kaynağı" olarak gördü.[9] Uzun yıllar Türk Sinematek Derneği yönetiminde yer aldı.

Grafik çalışmaları dışında İslamabad'da mimar Vedat Dalokay'ın tasarladığı Şah Faysal Camii seramik panoları için tasarım yaptı.[10]

Ölümüne değin TRT 2 kanalında televizyonunda her hafta yayımlanan Cumhuriyete Kanat Gerenler başlıklı programın sunuculuğunu yaptı.[11]

1998'de devlet sanatçısı unvanı ile taltif edildi. Son sergisi, 1999 yılında İstanbul'da Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde açtığı “Büyültmeler” isimli sergidir. Bu sergide su bazlı boya ve hat kalemiyle yaptığı çalışmaları dijital baskı tekniğiyle hazırladığı 15 adet ‘"büyültme’’yi sergiledi.[12]

Yaşamının son yıllarında parkinson hastalığı nedeniyle rahatsız olan Ertel, 15 Mart 2000'de zatürreden öldü.[13]

 

Detaylar
Lot: 35 » Tablo

Serhat DİKER(1965-)

Tuval üzeri akrilik boya
Çap:70 cm

Serhat Diker :

1965 yılında Yozgat’ta doğan sanatçı 1990 yılında G.Ü. Resim İş Eğitimi Bölümü’nden mezun oldu. 

Kısa bir dönem MEB’e bağlı okullarda Resim-İş Eğitimi Öğretmenliği yaptı. 

1995-2012 arası özel sektörde tanıtım/satış görevinde bulundu. 

2012 yılında emekli oldu. Resim çalışmalarına 2012 yılında yeniden başladı. 

Kaligrafik doku ve diğer resim ögeleri ile çalışmalar yapan sanatçı bu güne kadar 5 kişisel sergi açtı ve bir çok karma sergide yer aldı. 

Çalışmalarına halen Ankara’da devam etmektedir.

 

Detaylar
Lot: 36 » Tablo

İbrahim BALABAN (1921-2019)

Litograf baskı
116/250
Dış ölçü:55X75
İç ölçü:50X70

İbrahim Balaban (1921, Bursa - 9 Haziran 2019; Güngören, İstanbul), Türk ressam ve yazardır.

1921'de Bursa - Seçköy, Osmangazi'de dünyaya geldi. Doğduğu köyün 3 yıllık okulunda eğitim gördü. 1937 yılının son günlerinde, henüz 16 yaşındayken hint keneviri yetiştirmek suçundan cezaevine girdi. Altı ay hapis ve 16,000 lira da para cezasına çarptırılan Balaban, serbest kaldıktan sonra para cezasını ödeyemeyince para cezası üç yıl mahkûmiyete çevrildi. Yeniden girdiği cezaevinde kendini avutmak için resim çizmeye başladı. Yağlıboya alacak maddi imkanı olmadığı için resimlerini zeytinyağına batırdığı renkli kalemlerle yapıyordu.[1] Cezasının bitmesine kısa bir süre kalmışken dört mahkûmun bıçaklı saldırısı ile yaralandı. Cezaevinden çıktıktan sonra babası Hüseyin Çavuş tarafından evlendirilen Balaban, bir tabanca edinip hasmını öldürünce çıktıktan on ay sonra üçüncü kez cezaevine girdi.[2] 1942 ile 1944 ve 1947 ile 1950 yılları arasını Bursa Cezaevi'nde geçirdi. Cezaevindeyken önce babası Hasan Çavuş'un cinayete kurban gittiği; daha sonra da doğumda karısının öldüğü ve çok kısa bir süre sonra da çocuğunun ölüm haberlerini aldı.

Balaban, Bursa Cezaevi'nde şair Nâzım Hikmet'la tanıştı. Onun desteği ve ilgisi sayesinde resim yeteneği ortaya çıktı ve gelişti. "Şair Baba" dediği Nazım'dan, resmin yanı sıra felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi; Orhan Kemal ile birlikte şairin öğrencileri oldular.[3]

Balaban, 1950'de çıkan af yasası ile Nazım Hikmet ile birlikte serbest kaldı.[2] Hapishane çıkışı kalacak yeri olmadığı için Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın evine taşındı.[1] 1951 yılında Askere alınan Balaban, 1952 yılında askerden dönünce köyüne giderek evlendi; bu evliliğinden iki oğlu ve bir kızı oldu. 1955 doğumlu oğlu Hasan Nazım Balaban da kendisi gibi ressam olmuştur.

İbrahim Balaban, ilk kişisel sergisini 1953'te İstanbul'da Fransız Kültür Merkezi'nde açtı. Sergi, sanat çevrelerinde ve basında ilgi gördü,[3] elli dolayında tablosu satıldı.[2] Sanatçı, uzun süre kendi üslubuyla kırsal resim yaşamını resmetti.

1959 yılında heykeltıraş Vahi İncesuMata Kaya TözgeKemal İncesuAvni Memedoğlu ve İhsan İncesu ile birlikte ‘Yeni Dal Grubu’ adı altında bir grup kurdu. Yeni Dal, D grubuna bir tepki olarak kurulmuş olan " Yeniler "grubunun bir devamı niteliğinde idi. Grup üyeleri, 1961 yılında açtıkları sergideki resimleri nedeniyle tutuklandılar, 50 gün sonra beraat ettiler. Grup, 1963 yılında dağıldı. Balaban, grup dağıldıktan sonra da resim yapmaya devam etti.[4]

1979-1980 yıllarında Almanya ve Hollanda’da kişisel sergiler açtı. 1982-1985 arasında çeşitli resim dizileri gerçekleştirdi. Başlıca resim dizileri "Kaldırımlarda Dolaşanlar" ve "Göç", "üretenlerin Suretleri", "Çocukların Sevinci", "Anadolu Kadınları" adlarını taşır. "Geçmişin Masala Duruşu" adlı sergisindeki resimlerde Aşık GaripKerem ile AslıLeyla ile MecnunFerhat ile Şirin gibi halk hikâyelerini, Karagöz ile Hacivat'ı, Nasreddin Hoca'yı işledi. Ressam, son olarak desen çalışmalarını 2005'te İstanbul'da sergiledi. Bu desenler Balaban-Yaşamın Çizgileri / Desenler (Remzi Oğuz Yılmaz) adlı kitapta toplandı.

Balaban, 1960'lardan itibaren ressamlığının yanı sıra anı-roman ve denemeler yayımlamıştır. 942-1944 ve 1947-1950 arasında yedi yıl süren Nâzım Hikmet'li günlerini Şair Baba ve Damdakiler (1968) kitabında anlattı. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneye konan "Aslolan Hayattır" adlı tiyatro oyununda ve "Mavi Gözlü Dev : Nâzım Hikmet" adlı sinema filminde (Yönetmen: Biket İlhan) bu kitaptan alıntılar vardır. Ayrıca kitabı yazar Haldun Çubukçu tarafından oyunlaştırılmış ve yönetmen Ayşe Emel Mesci tarafından sahneye konularak 2011 yılında Ankara Devlet Tiyatrosunda sahnelenmiştir.

Sanatçı 9 Haziran 2019'da Güngören, İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede 98 yaşında ölmüştür. Cenazesi İstanbul'da Şişli Camii'nden kaldırılarak memleketi Bursa'ya gönderilerek memleketi Osmangazi ilçesine bağlı Seçköy'de defnedilmiştir.

Detaylar
Lot: 38 » Tablo

Serdar OKAN(1958-)

Kolaj çalışması
100X100

Serdar OKAN(1958-)

Serdar Okan 1958 yılında İstanbul’da doğdu.

Prof. Özdemir Altan Atölyesine devam ettiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümünden mezun oldu. 1984 yılında, yine aynı üniversiteden “resim restorasyonu sertifikası” aldı. Mezuniyeti sonrasında ilk kişisel sergisini Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisinde düzenledi.

Ağırlıklı olarak göz ve portre çalışmaları yapan Serdar Okan, resimlerinde insan psikolojisini ve ruhunu irdeledi. Genellikle soyut tarzdaki eserlerinde canlı renkleri ve sert konturları kullandığını görürüz. Son yıllardaki eserlerinde ise kolaj tekniğini kullanmaktadır.

Sanatçı eserleriyle yurt içinde ve yurt dışında birçok önemli koleksiyona girmiş, pek çok karma sergiye katılmıştır. Serdar Okan Londra'da 3700 resim galerisinin bulunduğu Bath Kasabasındaki galerilerden biri olan ve portre üzerine çalışan Portart ile birlikte çalışmaktadır.  Okan’ın sekiz eseri James Bond filmlerinin ilk siyahî güzeli olan Slyvana Henriquez tarafından satın alınmıştır. Ayrıca Serdar Okan olan Henrique’in bir portresini yapmış, böylece de yurt dışında tanınan bir Türk ressamı olmuştur.

Serdar Okan, halen sanat çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir.

Detaylar
Lot: 39 » Tablo

Hüseyin MACAR(1960-)

Tuval üzeri akrilik boya
100X100

HÜSEYİN MACAR(1960-)

1960 yılında Kırşehir’de doğan sanatçı, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Zahit Büyükişleyen Atölyesinden 1983 yılında mezun olmuştur. 1996 yılında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır.

 

Eserlerinde empresyonist bir anlayış ile Anadolu’nun sulak motiflerini yarı soyut bir tarzda yorumlayarak derin mekan duygularına ve şiirselliğe dikkat çekmektedir.

Detaylar
Lot: 42 » Tablo

Nergiz TOPRAK(1987-)

Tuval üzeri akrilik boya 135X135

Nergiz TOPRAK(1987-) BODRUM

Nergiz Toprak 1987 Bodrum doğumlu sanatçımız Hayırlı Sabancı lisesi güzel sanatlar mezunudur 2021 artutopian ve 30 agustos zafer bayramı adlı 2 karma sergide etkinliği olmuştur. Düzenli olarak 2018'den beri eser üretmeye devam etmektedir. Sanatçımız aktif olarak yaşantısına Bodrum'da devam etmektedir.

Detaylar
Lot: 45 » Tablo

Serdar AKKILIÇ(1981-)

Limited edition fine art print
Edisyon:1/10
60X87

Serdar AKKILIÇ(1981-)

Serdar Akkılıç, 1981 yılında İstanbul’da doğdu. Otodidakt olan Serdar Akkılıç, resim eğitimini özel davet üzerine gittiği Oslo National of the Arts; Norveç’te aldı. Resimlerinde iç dünyasını müdahele olmaksızın tuvale aktaran Serdar Akkılıç, konu olarak insanın dünya üzerinde bazen kendisiyle, bazen de doğayla olan mücadelesini göstermeye çalışmakta. Genel olarak kuzey ülkeleri sanatından etkilenen Serdar Akkılıç, eserlerindeki bu farklılık çağdaşlarından hemen ayrılabilmesini sağlamaktadır. Serdar Akkılıç, tablolarında ve renklerinde, konu olarak insanın Dünya üzerinde bazen kendisiyle, bazen de doğayla olan mücadelesini göstermeye çalışmakta. Hemen her tablosunda kırmızı kurdelaya yer veren Serdar Akkılıç, bu kurdela mizahı ile bizlere, genel olarak tüketimi ve yok edişi anlatıyor. Köklü değişimleri, olayları ve hisleri ifade eden Serdar Akkılıç, başımıza gelebilecek olası halleri, ikinci bir dünyanın varlığını kırmızı kurdelası rehberliğinde bize işaret ediyor. Serdar Akkılıç, erken dönem işlerinde kırmızı kukuleta kullanırken yeni dönem işlerinde ise belirgin kukuletalar yerini uçuşan kimi zaman kırmızı kimi zaman mor gibi farklı renklerdeki havada uçuşan kurdelalara bıraktı. Serdar Akkılıç’ın kronolojik sıralamaya göre eserlerine bakıldığı zaman dahil ettiği figürlerin giderek azaldığı, hatta tamamen yok ettiği fark ediliyor.

Detaylar
Lot: 48 » Tablo

Berç TOROSER(1937-2012)

Kağıt üzeri sulu boya Dış ölçü:50X40 İç ölçü:40X30

Berç TOROSER(1937-2012)

1937'de İstanbul'da doğan Berç Toroser; kaligrafi ve grafik alanında ülkemizin en eski ve en önemli temsilcisiydi. Aynı zamanda serbest kaligrafide dünyanın önde gelen isimlerinden biridir.

Hattat ve gravür ustası Yervant Toroser'in oğlu Toroser, sanat yaşamı boyunca 61 kişisel sergi açtı. İlahiyat Fakültesi, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Celal Bayar Vakfı, Esayan ve Dadyan okulları gibi resmi ve özel kurumların amblem ve logolarını tasarladı. Ayrıca Alain Delon, Sophia Loren, Jan Cloude Van Damme, George Melili, Doğan Hızlan, İbrahim Tatlıses gibi pek çok kişinin amblem ve logolarında da Toroser'in imzasını taşıyor.

Topkapı Sarayı'nda Hattat Hamit portresi ve Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nda Barbaros Hayrettin Paşa portresinin yanı sıra; Viyana Mıhitrayan Müzesi'nde, Venedik'te ve Kazlıçeşme Hastane Müzesi'nde de portreleri yer alıyor.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 6
sonraki